azerbaycan tarihi ne demek?

Azerbaycan, Avrasya'nın Kafkasya bölgesinde bir ülke. Doğuda Hazar Denizi, kuzeyde Rusya'nın Dağıstan bölgesi, kuzeybatıda Gürcistan, güneybatıda Ermenistan ve Türkiye ve güneyde İran ile sınırlıdır. Azerbaycan Cumhuriyet'nin yaklaşık 10 milyona yaklaşan nüfusunu bir Türk etnik grubu olan Azerbaycanlılar ve çeşitli diğer etnik gruplar oluşturmaktadır.

Med ve Fars yönetimi sırasında birçok Kafkas Albanı Zerdüştlüğü kabul etti ve daha sonra Müslüman Araplar ve daha da önemlisi Müslüman Türkler gelmeden önce Hıristiyanlığa geçti. Türk kabilelerinin bölgeye, yerli Kafkas ve İran kabilelerinin Türkleşmesine büyük ölçüde yol açan fetihleri gerçekleştiren küçük gaziler eşliğinde geldiğine inanılmaktadır.1

1813 ve 1828 yıllarındaki Rus-İran Savaşları sonrasında, Rus İmparatorluğu'nun baskısıyla Kaçar İmparatorluğu tüm Kafkas topraklarını terk etmek zorunda kaldı ve 1813 yılındaki Gülistan ve 1828 yılındaki Türkmençay anlaşmaları ile Çarlık Rusyası ve İran Kaçarı arasındaki sınır kesinleşmiş oldu.23 Aras Nehri'nin kuzeyindeki bölge, aralarında çağdaş Azerbaycan Cumhuriyeti'nin toprakları da dahil olmak üzere, 19. yüzyılda Rusya tarafından işgal edilene kadar İran topraklarıydı.456789 Türkmençay Antlaşması sonucunda Kaçar İranı, Erivan Hanlığı, Nahçıvan Hanlığı ve Talış Hanlığı'ndan geri kalan topraklar ve günümüz Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarının İran hakimiyetinde kalan son toprak parçaları üzerindeki Rus egemenliğini tanıdı.10

Kafkasya'da 80 yıldan uzun süren Rus İmparatorluğu egemenliğinden sonra, 1918'de Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti kuruldu. Önde gelen Müsavat partisinin siyasi nedenlerle1112

</ref>

kabul ettiği "Azerbaycan" adı, 1918'de Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin kurulmasından önce, yalnızca çağdaş kuzeybatı İranına bitişik bölgeyi tanımlamak için kullanılırdı.131415 Devlet 1920'de Sovyet kuvvetleri tarafından işgal edildi ve 1991'de Sovyetler Birliği'nin çöküşüne kadar Sovyet egemenliği altında kaldı ve bu tarihten sonra modern Cumhuriyet kuruldu.

Tarih öncesi

Azerbaycan'da tarih öncesi dönem Taş Devri, Tunç Çağı ve Demir Çağı olarak üç bölümde incelenebilir.1617

Taş Devri

Azerbaycan'da Taş Devri Paleolitik, Mezolitik ve Neolitik dönemlere ayrılmıştır.1819

Taş Devri Azerbaycan'da 2 milyon 700 bin yıl önce başlayarak M.Ö. 4. bin yıla kadar devam etmiştir. Taş devri üç aşamadan - Paleolitik dönemi (eski), Mezolitik dönem (orta) ve Neolitik döneminden (yeni taş devri) oluşan olmuştur. Yaklaşık 700 bin yıl önce insanlar ateş elde etmeyi öğrenerek, kendilerini soğuktan korumaya, yemek pişirmeye, araç gereçlerini geliştirmeye başladılar. 400-300 bin yıl önce Azerbaycan'da yerleşmiş ilkel insanların evriminde yeni bir aşama başlar. Azıh Mağarası'nda tespit edilmiş ilkel insan-Neandertalin çene kemiği (yaklaşık 350 bin yıl önce) bunun görsel kanıtıdır. 100-30 bin yıl önce ülke orta Paleolitik dönemi yaşamış ve bu sırada eski insanların ilkel yapısı oluşmuştur. Bu dönem Tağlar Mağarası'ndaki arkeolojik bulgular temelinde incelenmiştir. Bu dönemde insanların temel meşguliyeti avcılık ve toplayıcılık idi. Aynı zamanda Azerbaycan'da yaşayan insanlar artık o dönemde komşu arazilerin sakinleri ile takas karakterli ilişkiler kurmaya başladılar.

Paleolitik (Yontma Taş Devri)

Paleolitik dönem üç döneme ayrılır: Alt Paleolitik, Orta Paleolitik ve Üst Paleolitik dönem. Paleolitik dönem, ilk insan türünün bu bölgedeki yerleşimleri ile başlamış ve M.Ö. 12. bin yıla kadar sürmüştür.20

Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Füzuli Rayonu topraklarında kalan Azıh Mağarası Avrasya topraklarındaki en eski ön-insan sakinlerinin yerleşim alanı olarak kabul edilir. Ön-Aşölyen kültürünün kalıntıları Azıh Mağarası'nın en az 700.000 yıllık en alt tabakalarında bulunmuştur. 1968'de, Mammadali Huseynov Azıh Mağarası'ndaki Aşölyen kültürüne ait bir ilkel insanın 300.000 yıllık bir çene kemiğinin parçalarını keşfetti, bu Sovyetler Birliği'nde keşfedilen en eski insan kalıntılarıydı.21222324

Alt Paleolitik dönem aynı zamanda "Kuruçay Kültürü" olarak da bilinir ve Olduvay Kültürü "ile benzer özelliklere sahiptir".25

Azerbaycan'daki Paleolitik dönem kalıntıları Aveidag, Tağlar, Damcılı, Zar, Yatakyeri, Daş Salahlı, Kazma ve diğer bazı yerlerdeki buluntularla temsil edilmektedir.

Bu dönemde insanlar artık sadece mağara ve zağalarda değil, ayrıca çeşitli çay vadilerinde inşa ettikleri yerleşim yerlerinde de yerleşim kurmaya başladılar. Bu dönemde kabilelerin oluşumu, ilk sanat ve inançlarındaki (tapınma, ibadet) oluşumlar başladı. Bu dönemde sadece taştan değil, ayrıca çeşitli hayvan kemiğinden de araç gereç üretimi gerçekleştirilmekteydi.

Mezolitik

Yaklaşık 12.000 yıl önce Taş Devri sonlanmış ve Mezolitik Dönem başlamış ve bu dönem M.Ö. 8.000 yılına kadar sürmüştür. Azerbaycan'da Mezolitik Dönem ağırlıklı olarak Kobustan (Bakü yakınları) ve Damcılı (Kazah) mağaralarındaki buluntular temelinde araştırılmıştır.26

Bakü'nün güneyindeki Kobustan'daki kayalara oyulmuş kaya çizimleri avcılık, balıkçılık, zanaat ve dans sahnelerini temsil etmektedir ve Mezolitik Dönem'e tarihlenmektedir. Kobustan'daki petroglifler içinde 5.000 ila 8.000 yıllık kaya resimleri Viking gemilerine benzer çizimler içermektedir. Kaya resimleri arasında ortaya çıkarılan gemi çizimleri, Avrupa kıtası ve Akdeniz arasındaki bağlantıyı gözler önüne sermektedir.2728

Bu dönemde tarım ve hayvancılığın ilk biçimleri görülmeye başlanır. Bu dönem temel olarak Kobustandaki kaya üstü resimleri ve arkeolojik bulgular temelinde araştırıldı. Yeryüzünde ilkel insanın en zengin "müzelerinden" biri sayılan bu arazide altı kaya resmi ve ona yakın eski insan kampı bulundu. Bu çizimlerde o tarihteki insanların kişilerin mesleği, çalışmaları, av ve balıkçılık sahneleri, ayin ve inançları görülür. Arkeolojik materyaller ve resimlerden hareketle bu dönemdeki insanların ok ve yay kullanmayı bildikleri kabul edilir.

Neolitik

Azerbaycan'daki Neolitik Dönem M.Ö. VII-VI bin yıllara tarihlenmektedir. Neolitik Dönem esas olarak Damcılı (Kazah'ta), Kobustan (Bakü'de), Şomutepe (Ağstafa Rayonu'nda), Kültepe (Nahçıvan'da), Toyretepe ve diğer yerleşimlerdeki malzeme ve kültür örnekleri temelinde araştırılmıştır. Bu dönemde ilk kez tarım devrimi gerçekleşmiştir.29303132333435

Eneolitik (Bakır)

Eneolitik veya Kalkolitik dönem (M.Ö. 6. - 4. bin yıl) Taş Devri'nden Bronz Devri'ne geçiş dönemidir. Bakır cevheri bakımından zengin Kafkas Dağları'nın etrafında yer almasından dolayı, Azerbaycan bölgelerinde bakır işlemenin erken oluşumu ve gelişimi için elverişli bir koşul vardı. Azerbaycan'da Şomutepe, Toyratepe, Cinnitepe, Kültepe, Alikemektepe ve YıIanlıtepe gibi birçok Eneolitik yerleşim ortaya çıkarılmıştır ve karbon tarihleme yöntemiyle bu döneme tarihlenen eserler, bu dönemde insanların evler inşa ettiklerini, bakır aletler ve ok uçları yaptığını ve susuz tarımı bildiklerini göstermektedir.36

Bronz'dan (Tunç) Demir Çağı'na

Azerbaycan'da Tunç Çağı M.Ö. 4. bin yılın ikinci yarısında başlamış ve M.Ö. 2. bin yılın ikinci yarısında sona ermişken, Demir Çağı M.Ö. yaklaşık 7-6. yüzyıllarda başlamıştır. Azerbaycan'da Tunç Çağı erken Tunç Çağı, orta Tunç Çağı ve geç Tunç Çağı olarak üçe bölünmüştür. Bu dönemler Nahçıvan, Gence, Mingeçevir, Daşkesen ve diğer yerleşimlerde araştırılmıştır.37383940

Erken Tunç Çağı, Karaz kültürü, Orta Bronz Çağı "boyalı toprak" kültürü olarak da bilinen "boyalı seramik" kültürü ile karakterizedir. Geç Tunç Çağı, Hocalı-Gedebey, Nahçıvan ve Talış-Mugan arkeolojik kültürleri ile karakterizedir.414243

1890'da Jacques de Morgan tarafından Lenkeran yakınlarındaki Talış dağlık bölgelerinde yapılan araştırmalar sırasında, Geç Tunç ve Erken Demir çağlarına tarihlendirilen 230'dan fazla mezar ortaya çıkarıldı. E. Rösler, 1894-1903 yılları arasında Karabağ ve Gence'de geç Tunç Çağı'na ait malzemeler ortaya çıkardı. J. Hummel, 1930-1941 yıllarında Göygöl Rayonu'nda (Sovyet döneminde Elenendorf) ve Karabağ'da araştırmalar yaptı ve Barrows I ve II gibi önemli yerleri ve Geç Tunç Çağı'na tarihlenen bilinmeyen birkaç yeri daha ortaya çıkardı.444546

Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nden arkeolog Walter Crist, 2018'de Kobustan Millî Parkı'nda "Av Köpekleri ve Çakallar" veya "58 Delik" adı ile bilinen bir Bronz Çağı masa oyunu buldu (4000 yaşında). Oyun o zamanlar Mısır, Mezopotamya ve Anadolu'da popülerdi ve eski Mısır firavunu Amenemhat IV'ün mezarında tanımlanmıştı.474849505152

Eski halkların ve medeniyetlerin etkisi Azerbaycan topraklarında bir dönüm noktasına geldi. Çeşitli Kafkas halkları, Güney Kafkasya'nın en eski sakinleri olmalıdır; bunlardan en önemlisi olan Kafkas Albanları bu halkların en tanınmış temsilcileridir. Kafkas Albanlarının Azerbaycan'ın en eski sakinleri olduğuna inanılmaktadır.53 Erken yerleşimciler M.Ö. 9. yüz yılda İskitleri içermektedir.54 Güney Kafkasya M.Ö. 550 civarında Ahamenişler tarafından ele geçirildi. Bu dönemde Azerbaycan'da Zerdüştlük yayıldı. Ahamenişler M.Ö. 330'da Büyük İskender tarafından mağlup edildi. M.Ö. 247'de Pers topraklarında Seleukosların yıkılışının ardından, bir Ermeni Krallığı M.Ö. 190 ile M. S. 428 arasında modern Azerbaycan toprakları üzerinde kontrol sahibi oldu.5556 Bu Ermeni Arsak Hanedanı Krallığı, Part İmparatorluğu'ndan adını alan Arsacid Hanedanı'nın bir koluydu. Kafkasya Albanlarının tamamı, Seleukosların yıkışının ardından sonraki yüzyıllarda Part hakimiyeti altına girdi. Kafkas Albanları, M.Ö. 1. yüzyılda bir krallık kurdular ve Partlılar Sasani İmparatoru'nu tahtından indirene ve Kafkasya Albanyasını M. S. 252'de bir devlet haline getirene kadar, bir vasal devlet olarak büyük ölçüde bağımsız kaldılar.575859 Kafkas Albanya hükümdarı Kral Urnayr, Hıristiyanlığı M. S. 4. yüzyılda devlet dini olarak resmen kabul etti ve Albanya 8. yüzyıla kadar bir Hristiyan devlet olarak kaldı.6061 Sasani Persleri'ne tamamen bağlı olmasına rağmen, Kafkasya Albanyası monarşisini korudu.62 Sasani kontrolü, M. S. 642'de Müslüman Araplar tarafından yenilmeleriyle sona erdi,63 tüm Azerbaycan da dahil olmak üzere tüm imparatorluk, Müslümanların İran'ı fethi yoluyla sona erdi.

Avrasya ve Orta Asya yerleşimcilerin art arda göç etmesi ve bu bölgeye yerleşmesi, Sasani-Pers İmparatorluğu döneminden 20. yüzyılda Azerbaycan Türklerinin ortaya çıkmasına kadar eski zamanlardan beri Kafkasya tarihini belirleyici bir model olmaya devam etmiştir. Azerbaycan'a gidip gelen İran göçebeleri arasında İskitler, Alanlar ve Kimmerler de bulunmaktadır. Hazarlar ve Hunlar gibi göçebeler Hun ve Hazar döneminde bölgeye saldırılar düzenlediler. Derbend'in duvarları ve tahkimatı, Sasani döneminde Kuzey Kafkasya Geçidi'nin arkasından gelen göçebeleri engellemek için inşa edildi. Ancak, bu göçebeler bölgede kalıcı yerleşim yapmadılar.64

Antik Çağ

Ahameniş ve Seleukos hakimiyeti

Med İmparatorluğu'nun yıkılışının ardından bugünkü Azerbaycan'ın tamamı, M.Ö. 6. yüzyılda Pers kralı Büyük Kiros tarafından işgal edildi. Bu ilk İran İmparatorluğu, Zerdüştlük dini çeşitli erken Fars kültürü etkileri gibi yükseldikçe yerel nüfus üzerinde derin bir etkiye sahip bir hale geldi. Kafkas Albanyası'nın yerel sakinlerinin çoğu, Zerdüşt inançlarının bir işareti olabilecek ateşe tapınma ibadetleri ile biliniyordu.

Bu imparatorluk 250 yıldan uzun süre varlığını sürdürdü ve daha sonra Büyük İskender tarafından ele geçirildi ve eski Pers İmparatorluğu topraklarında Helenistik kültürü yükselmeye başladı. Seleukos Yunanları M.Ö. 323'te İskender'in ölümünden sonra Kafkasya'yı miras olarak devralmıştı, ancak Roma'dan gelen baskılar, ayrılıkçı Yunanlar tarafından Baktryia'nın kuşatılması ve en olumsuz tarafı, Orta Asya'dan gelen başka bir göçebe İran kabilesi olan Partlar (Parni), M.Ö. 4. yüzyılın sonlarından M.Ö. 3. yüzyıla kadar kuzeydoğu Seleukos bölgelerine ciddi akınlar yaptı ve bu da sonuçta yerel Kafkas kabilelerinin Med istilasından bu yana ilk kez bağımsız bir krallık kurmasına olanak sağladı.

Manna Devleti (İlk Azerbaycan Devleti)

M.Ö. 9. yüzyılda Urmiye kıyılarında ilk Azerbaycan devleti adlandırılabilen Manna Devleti kurulmuştur. Başkentleri İzertu'dur. M.Ö. 8 yüzyılda Manna Devleti Asya'da önemli siyasi güç oluşturuyordu. Devletin en parlak dönemi hükümdar İranzu'nun hakimiyeti yıllarına rastlar. Bu dönemde Manna'ya şimdiki Azerbaycan'ın tüm güney ve bazı kuzey (Nahçıvan) arazileri tabi idi. İranzu'nun varisleri Aza ve Ullusuna çeşitli devletlerle askeri ittifaklar oluşturarak kendi arazilerini genişletmeye çalıştı. Öyle ki, M.Ö. 714 yılında Ullusuna Asur Devleti ile ittifak kurmuş ve Urartuları mağlup edebilmiştir. Fakat bu olayın ardından Manna Devleti giderek yıkıma uğramaya başlar. Bu devletin adına en son M.Ö. 616 yılına denk gelen "Hedda yazıtlarında" rastlanır. Böylece, yaşı 3 bin yıldan fazla olan Azerbaycan Devleti'nin ilk örneğini Manna Devleti oluşturur.

Kafkasya Albanyası, Partlar ve Sasani fethi

Albanya ya da Kafkas Albanyası, Arran Krallığı (Gürcüce: ალბანეთი/Albaneti, Ermenice: Աղվանք/Aluank, Yunanca: Ἀλβανία/Albanía), tarihi Azerbaycan bölgesinde, bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti, Gürcistan, Ermenistan ile Dağıstan'ın güneyini kapsayan eski bir devlettir. Albanya Yunanca ve Latince "dağlık toprak" anlamına gelir, ülkenin yerli adı ise bilinmemektedir. M.Ö. 3-4. yüzyıllarında kurulmuş. M. S. 8. yüzyılda ise Arap Hilafeti tarafından yıkılmıştır. Başkenti önce Kebele, sonra Berde şehirleri olmuştur.

Albanya Krallığı, geniş imparatorluk devletleri bölgesinde benzersiz bir devlet kurmak için yerli Kafkas kimliğini birleştirdi. Bununla birlikte, M.Ö. 2. veya 1. yüzyılda Ermeniler, Albanya topraklarını güneyden önemli ölçüde daralttılar ve Udinler, Gargaryanlar ve Hazarlar gibi çeşitli Albanya kabilelerinin yaşadığı Karabağ ve Udin topraklarını ele geçirdiler.6566 Bu süre zarfında Albanya ve Ermenistan arasındaki sınır Kura Nehri üzerindeydi.6768

Romalılar ve Partlar alanlarını genişletmeye başlayıp da bölge bir savaş alanı haline geldikçe, Albanya'nın çoğu çok kısa bir süre içinde Pompey hükümdarlığındaki Roma lejyonlarının egemenliği altına girdi ve bölgenin güneyi Partlar tarafından kontrol altına alındı. Bakü'nün hemen güney batısında, Roma yazıtları arasında en doğuda yer alanı olduğu kabul edilen kaya oyması, Kobustan bölgesinde yer almaktadır. Bu yazıt İmparator Domitianus zamanında Legio XII Fulminata tarafından yazılmıştır. Kafkasya Albanyası daha sonra tamamen Part yönetimi altında girdi.

Ermenistan'ın Bizans ve Persler arasında M. S. 387'de bölünmesinden sonra Albanyalı krallar, Sasani kralları Albanya Arsak hükümdarlarını İran'a hükümdar olarak görevlendirdiklerinde Uti ve Arsak (Kur'un güneyinde yer alır) devletleri üzerinde kontrol sahibi oldular.6970

Movses Khorenatsi ve Movses Kaghankatvatsi gibi Orta Çağ Ermeni tarihçileri, Albanların Ermenistan'ın Aydınlatıcısı Grigor'un çabalarıyla M. S. 4. yüzyılda Hristiyanlığa geçiş yaptıklarını yazmaktadır.7172 Albanya kralı Urnayr Hristiyanlığı kabul etti ve Aydınlatıcı Grigori tarafından vaftiz edildi. Urnayr ayrıca Hristiyanlığı krallığının resmi dini olarak ilan etti. Ancak Hristiyanlık Albanya'da sadece kademeli olarak yayıldı ve Albanların ve Perslerin büyük bir kısmı İslam fetihlerine kadar Zerdüşt olarak kaldı.

MÖ 4. yüzyıl ile 10. yüzyıl kadar süren 1.400 yıllık dönemlerde, Kafkas Dağlarının güneye bakan yamaçlarından aşağı uzanan topraklara Albanya adı verilmiştir.

Bugünkü Azerbaycan ve Dağıstan'ın tamamı ile Ermenistan, Gürcistan, İran, Çeçenistan topraklarının yarısını kapsayan geniş bir alanda hüküm süren Albanya'da Strabon ve diğer kaynaklarca 26 lehçe - şive konuşulmaktaydı. Albanya'da kullanılan dillerin kökeni konusundaki araştırmalar derin olmamakla birlikte birkaç yönde ilerlemektedir. Tarihçi ve dilbilimcilerin bir kısmı tarafından Alban dilinin Nah-Dağıstan dillerine mensup olduğu, diğer tarihçi ve dilbilimciler tarafından ise Farsça veya Ermenice kökenli olduğu ileri sürülmektedir (bunun taraflı bir fikir olduğu düşünülmektedir). Son yapılan araştırmalarda ise Alban yazısı ve dilinin Eski Türkçenin şivelerinden biri olabileceği iddiası ortaya atılmıştır.

Orta Çağlar

İslami fetihler

Müslüman Araplar, Kafkasya bölgesinde ilerlerken Sasanileri ve Bizanslıları yendiler. Araplar, Prens Cavanşir liderliğindeki Hristiyan direnişinden sonra Kafkasya Albanyası'nı 667 yılında ele geçirdi.73 9. ve 10. yüzyıllar arasında Arap yazarlar Kura ve Aras nehirleri arasındaki bölgeye Arran adını vermeye başladılar.74 Bu süre zarfında Basra ve Kufe'den gelen Araplar Azerbaycan'a yerleştiler ve yerli halkların terk ettiği toprakları ele geçirdiler.

Selçuklular ve halef devletleri

Azerbaycan tarihinin Selçuklu dönemi, modern Azerbaycan Türklerinin etno-dilsel milliyetini şekillendirmeye yardımcı olduğu için Arap fethinden daha da önemli görülür. Abbasi Halifeliği'nin gerileme döneminde, Azerbaycan toprakları, İran'ın da olduğu gibi Müsâfirîler, Sâcoğulları, Şeddadiler ve Büveyhiler gibi sayısız hanedanın etkisi altındaydı. Ancak 11. yüzyılın başında bölge, Orta Asya'dan çıkan Oğuz Türk kabilelerinin akınları ile yavaş yavaş el değiştirmeye başladı. Bu Türk hanedanlarından birincisi, 1030 yılına kadar Azerbaycan'ın bir bölümünü ele geçirmiş olan kuzey Afganistan kökenli Gaznelilerdi. Onları, tüm İran ve Kafkasları fetheden ve 1055'te Bağdat'taki Büveyhileri devirdikten sonra Irak'a akınlar yapan Oğuzların batı kollarından biri olan Selçuklu Hanedanı izledi.

Selçuklular, 12. yüzyılın sonuna kadar tüm İran ve Azerbaycan'ı kapsayan geniş bir imparatorluğun ana hükümdarları haline geldiler. Selçuklu döneminde, Selçuklu sultanlarının etkili vezirlerinden olan Nizâmülmülk'ün (ünlü bir Fars bilim insanı ve yönetici) eğitim ve bürokrasi ile ilgili sayısız reformun uygulanmasına yardımcı olduğu belirtilmektedir. Nizâmülmülk'ün 1092'deki ölümü, bir zamanlar iyi organize olmuş Selçuklu devletinin, Sultan Ahmed Sencer'in 1153'te ölümünden sonra daha da belirginleşen yıkılışının başlangıcı oldu.

Yerel olarak Selçuklu mülkleri, teknik olarak Selçuklu sultanlarının atabeyleri olan vassallar tarafından yönetiliyordu, ancak bu atabeyler bazen fiili hükümdarlar haline gelebilmekteydi. Atabey unvanı, 12. yüzyıldan itibaren Ortadoğu Selçukluları döneminde yaygındı. 12. yüzyılın sonundan 13. yüzyılın başlarına kadar Selçuklu yönetimi altında Azerbaycan Türk halkının önemli bir kültür merkezi haline geldi. Atabeg Eldenizlerinin sarayları ve Şirvanşahlar, çoğu seçkin Müslüman zanaatkâr ve seçkin bilim adamlarına ev sahipliği yaptı. Atabey hükümdarlarının en ünlüsü Şemseddin İldeniz idi.

Bölge Selçukluların hakimiyeti altında iken, İranlıların Behmenyar, Katip Tebrizi, Şihabeddin Sühreverdi ve diğerleri ile gerçekleştirdiği gibi farklı bilimler ve felsefe alanlarında büyük bir ilerleme sağladılar. Bu bölgede yaşayan Nizami-i Gencevi ve Hakani Şirvani gibi Fars şairleri, iyileştirilmiş Orta Çağ Fars edebiyatındaki en yüksek noktayı göstermektedir. Buna ek olarak, bölgede bir yapı patlaması görülür ve Selçuklu döneminin eşsiz mimarisi, 12. yüzyılda Bakü, Gence ve Abşeron'da inşa edilen kale duvarları, camiler, okullar, türbeler ve köprüleri ile gözler önüne serilmektedir.

1225 yılında Harezmşahlar Devleti'nden Celâleddin Harezmşah atabeylik yönetimine son verdi.

Moğollar ve İlhanlılar hakimiyeti

Moğolların Ortadoğu ve Kafkasya'yı işgali Azerbaycan ve komşularının çoğu için yıkıcı bir olaydı. 1220'den itibaren Bey, Moğollara vergi vermeye başladı. Jebe ve Sübedey küçük devleti tarafsız hale getirdi. 1231'de Moğollar Azerbaycan'ın çoğunu işgal etti ve Atabey Hanedanlığı'nı deviren Harezmşahlı Celaleddin'i öldürdü. 1235'te Moğollar, Kiev Knezliği'ni fethetme amacıyla Gence, Şemkir, Tovuz, Şabran şehirlerini yok etti. 1236'da Transkafkasya'nın tamamı Ögeday Han'ın elindeydi.

Moğol yönetiminin sonu ve Kara Koyunlu-Ak Koyunlu rekabeti

Timur (Emir Timur) 1380'lerde yıkıcı bir Azerbaycan işgali başlattı ve Azerbaycan'ı geçici olarak Avrasya'nın çoğunu kapsayan geniş devletinin sınırlarına dahil etti. Şirvanşahlı I. İbrahim yönetimindeki Şirvanşah devleti de Timur'un vasalıydı ve Timur'a Altın Orda Moğol hükümdarı Toktamış Han ile savaşında yardımcı oldu. Azerbaycan, Hurufi, Bektaşi ve diğer hareketlerin başlattığı mezhep çatışması nedeniyle bu dönemde toplumsal huzursuzluk ve dini çekişme yaşadı.

Timur'un 1405'teki ölümünün ardından dördüncü oğlu Şahruh iktidara geldi ve 1446'ya kadar hüküm sürdü. Şahruh'un devletinin batısında iki yeni rakip Türk devleti ortaya çıktı - Van Gölü çevresindeki Karakoyunlu ve Diyarbakır çevresindeki Akkoyunlu devletleri. Başlangıçta, Kara Yusuf Han Celayirlilerin son hükümdarı Sultan Ahmed'i mağlup ettikten sonra 1410'da Azerbaycan'ın güneyindeki toprakları fethederek başkenti Tebriz'e taşıdığında Karakoyunlular bölgeye hakim olmuştu. Cihan Şah yönetiminde Karakoyunlular topraklarını Orta İran'a ve doğuda Horasan'a kadar genişletti. Ancak daha sonra Akkoyunlular, hükümdarı Uzun Hasan yönetiminde 1468'de Cihan Şah ve Karakoyunluları yenerek daha fazla ön plana çıktı. Uzun Hasan, 1478'deki ölümüne kadar tüm İran, Azerbaycan ve Irak'ı yönetti. Hem Akkoyunlu hem de Karakoyunlular, Tebriz'in ünlü İslam minyatür resimlerinde tasvir edildiği gibi zengin Timurlu edebiyat, şiir ve sanat geleneğini sürdürdü.

Şirvanşahlar

Şirvan Şah75 veya Şarvan Şah,76 Arap kökenli77 Fars hanedanlarının orta çağ İslam dönemlerinde kullandıkları bir unvandı.78

Şirvanşah devletinin rolü Azerbaycan'ın ulusal gelişiminde önemliydi. Şirvanşahlar, yerel yöneticiler ve vasileri ile 861'den 1539'a kadar yüksek derecede özerklik sağladılar ve İslam dünyasındaki diğer hanedanlardan daha uzun süren bir süreklilik sağladılar. Bağımsız Şirvan devletinin iki dönemi vardır: birincisi 12. yüzyılda, Bakü Kalesi'ni inşa eden Sultan Manuchehr ve Ahsitan yönetimleri altında, ikincisi Derbent hanedanı altında 15. yüzyılda. 13. ve 14. yüzyıllar arasında Şirvanşahlar, Moğol ve Timur imparatorluklarının vasallarıydı.

Şirvanşah I. Halilullah ve Faruk Yaşar hanedan tarihinde son derece istikrarlı bir dönem boyunca hüküm sürdüler. Bakü'deki "Şirvanşah Sarayı" nın mimari kompleksi (aynı zamanda hanedanın mezar yeriydi) ve Halveti Sufi Tekkesi, bu iki hükümdarın 15. yüzyılın ortalarında hüküm sürdüğü dönemde inşa edildi. Şirvanşah hükümdarları az çok Ortodoks Sünni idi ve bu nedenle Safevi Sufi mezhebine bağlı heterodoks Şii İslamı'na karşı çıktılar. 1462 yılında Şirvanşah şehri yakınlarındaki Gusar kasabası yakınlarında gerçekleştirilen bir savaşta Safevi lideri Şeyh Cüneyd öldürüldü (aynı kasaba yakınlarındaki Hazra Köyü'nde defnedildi) - bu olay Azerbaycan tarihinde yeni bir aşamaya yol açan Safevi eylemlerini şekillendiren bir olaydır. Azerbaycan 15. yüzyıla Arap kökenli Şirvanşahların yönetimi altında girdi. Aynı dönemde Azerbaycan ve Ermenistan toprakları Türk kökenli Akkoyunlular tarafından yönetilmekteydi. Her iki hanedan da aynen Osmanlı Hanedanı gibi Sünni mezhebindendi. Ancak Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın 1478 yılındaki ölümünden sonra Azerbaycan'da gene Türk kökenli olan ancak Şii mezhebine üye Safevi Hanedanı güç kazanmaya başladılar. 1501 yılında Akkoyunlular Safeviler tarafından büyük bir yenilgiye uğratıldılar. Aynı yılda Safeviler Tebriz'i ele geçirerek kendilerine başkent yaptılar ve Bakü'yü talan ettiler.

Azerbaycan toprakları 16. ve 17. yüzyıllarda sürekli olarak Osmanlı-Azerbaycan Savaşları'na sahne oldu. Şamahı, Gence ve Bakü 1580'lerde Osmanlıların eline geçti. Şah I. Abbas (1587 - 1630) döneminde Safeviler Osmanlıları yenerek Azerbaycan topraklarını tekrar geri aldılar. 1639 yılında imzalanan ve Azerbaycan'la Osmanlı Devleti arasındaki sınırları belirleyen en son antlaşma olan Kasr-ı Şirin Antlaşmasından Azerbaycan toprakları Azerbaycana'a kaldı.

Safeviler ve Şii İslam'ın yükselişi

Safevilik Erdebil merkezli ve 1330'larda Şeyh Safiyüddin Erdebilî (1252-1334) tarafından kurulan ve daha sonra kendi ismi ile anılan bir Sufi dini mezhebidir.

Bu tasavvuf mezhebi, 15. yüzyılın sonunda açıkça Şii İslam'ın heterodoks dalı haline dönüştü. Bazı Safevi takipçileri, özellikle Kızılbaşlar, yöneticilerinin mistik ve özel güçlerine ve Ali'nin ailesiyle bağlarına inanıyorlardı ve bu nedenle, onlar için savaşma konusunda tereddüt göstermiyorlardı. Safevi hükümdarları kendilerinin Muhammed'in kızı Fatıma ve Ali'nin soyundan yedinci İmam Musa el-Kazım'dan geldiğini iddia ediyordu. Kızılbaşların sayıları 16. yüzyılda arttı ve komutanları ile birlikte Akkoyunlu devletine karşı başarılı bir savaş yürütüp Tebriz'i ele geçirmeyi başardılar.

I. İsmail tarafından yönetilen Safeviler Kafkasya'yı, Anadolu bölgelerini, Mezopotamya'yı, Orta Asya'yı ve Güney Asya'nın batı bölgelerini fethederek, Erdebil'deki merkezli şehirlerini genişlettiler. Aynı dönemde I. İsmail 1501'de Bakü'yi ele geçirdi ve Sünni Şirvanşahlara işkence yaptı. Günümüzün Azerbaycan toprakları 1500 ve 1502 yılları arasında Ermenistan ve Dağıstan'ı da ele geçiren Safeviler tarafından fethedildi.79

I. İsmail ve oğlu I. Tahmasb döneminde, Şii İslam İran ve Azerbaycan topraklarındaki Sünni nüfusa dayatıldı. Şii İslam'ın dayatılması, büyük bir Sünni nüfusun katledildiği Şirvan'da özellikle sertti. Safevi İran bu dönemde feodal bir teokrasi haline geldi ve Şah ilahi olarak atanmış devlet ve din başkanı olarak kabul gördü. Bu süre zarfında Kızılbaş yöneticilerine şehir idaresinden sorumlu ofisleri olan vekiller (veya yasal yöneticiler) atandı ve Şii İslami ulema sınıfı oluşturuldu.

Safevilerin rakiplerinden olan Sünni Osmanlı İmparatorluğu ile yapılan savaşlar Şah I. Tahmasb döneminde devam etti. Önemli Safevi şehirleri Şamahı, Gence ve Bakü 1580'lerde Osmanlılar tarafından ele geçirildi.

Büyük I. Şah Abbas döneminde (1587-1630) monarşi zirve yaptı ve Şii İslam'la birleşen belirgin bir Fars ulusal kimliği ortaya çıktı. I. Abbas'ın saltanatı, devletin yüksek kalkınma noktasını temsil ediyordu ve 1603'te Osmanlılar'ı püskürtüp günümüzün Azerbaycan ve Şirvan toprakları da dahil olmak üzere Kafkasya'nın tamamını yeniden ele geçirmeyi başardı. Kızılbaş müdahaleci gücünün farkında olduğu için, kendisinden önceki yöneticilerle aynı politikayı sürdürdü ve Kafkasya'yı ve unsurlarını Fars toplumuna tamamen entegre etti. Bunu yerine getirmek için, ordu, kraliyet evi ve sivil yönetimde düşük ve yüksek rütbelere yükselen yüz binlerce Çerkes, Gürcü ve Ermeni'yi İran'a sürdü çünkü bu dönme Kafkasyalılar (genellikle ghulam olarak adlandırılırlar), Kızılbaşlar'ın aksine aşiret liderleri değillerdi ve Şah'a tam bir bağlılık gösterdiklerinden dolayı feodal Kızılbaşları sürekli olarak öldürüyorlardı. Bu grupların torunları İranlı Ermeniler, İranlı Gürcüler ve İranlı Çerkesler gibi İran'da yaşamaya devam etmektedirler.

Safevilerin dini etkisi, hem çağdaş İran hem de Azerbaycan üzerinde çok büyüktü, çünkü Azerbaycan'ın nüfusu, 16. yüzyılın başlarında, günümüzün İran halkı ile aynı zamanda, Safevilerin üzerinde hakimiyet kurduğu dönemde, zorla Şiiliğe döndürüldü.80 Bu nedenle Azerbaycan toprakları İran'dan hemen sonra yüzde olarak Şii Müslümanların ikinci en büyük nüfusunu barındırmaktadır81 ve bu iki devlet nüfusun çoğunluğunun Şii Müslüman olduğu yegane ülkelerdir.

18. ve 19. yüzyılın Azerbaycan hanlıkları ve İran'ın Rusya tarafından işgali

İran'da sivil çatışmalar sürerken, Azerbaycan'ın bir bölümü kısa bir süreliğine Osmanlılar tarafından ele geçirildi (1722-1736).82 Bu arada, Büyük Petro döneminde (1722'den 1735'e kadar), Derbent, Bakü ve Salyan'dan oluşan Hazar Denizi boyunca uzanan kıyı şeridi Rus-İran Savaşı (1722-1723) sonrasında Rus İmparatorluğu yönetimi altına girdi.

Safevi İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra, Türkmen kökenli İranlı bir askeri deha olan Nadir Şah Afşar iktidara geldi. İran üzerindeki kontrolü ele geçirdi, Afganları 1729'da göçe zorladı ve Delhi'ye kadar doğuya ilerleyerek büyük bir Pers İmparatorluğu kurma hayali ile cesur bir askeri girişime başladı. Fars temelini takviye etmemesi ordusunun ağır bir şekilde tükenmesine neden oldu. Nadir Şah, Şah II. Tahmasb üzerinde etkili bir kontrole sahipti ve daha sonra, kendisini Şah olarak taçlandırdığı 1736'ya kadar III. Abbas'ın Naibi olarak kadar görev yaptı. Nadir Şah'ın taç giymesi, bugünkü Azerbaycan topraklarında bulunan Mugan'da gerçekleşti. Nadir Şah askeri bir dehaydı ve kısa bir süre içinde Sasani zamanından beri görülmemiş büyüklükte bir bölgeyi kapsayan yeni bir İran imparatorluğu kurdu. Kafkasya, Mezopotamya, Anadolu'nun bazı bölümleri ve Orta Asya'nın büyük bölümlerini fethetti ve Karnal Muharebesi'nde Babürlüleri yenilgiye uğrattı, başkent Delhi'ye giriş yaptı ve elde ettiği büyük bir ganimeti başkentine getirdi. İmparatorluğu oldukça kısa ömürlü oldu, ancak yine de Asya'nın son büyük hükümdarı olarak kabul edilir.

Nadir Şah'ın 1747'deki ölümünden sonra Afşar Hanedanı hakimiyetindeki Türk İmparatorluğu dağıldı. Bölgede çeşitli özerklik biçimlerine sahip birkaç Müslüman hanlığı ortaya çıktı.8384858687 Kaçar Hanedanı'ndan Hadım Muhammed Ağa Han artık Safevi ve Afşar hanedanlarının dış bölgelerinin ele geçirilmesine yoğunlaşabilirdi. 1795 ilkbaharında Tahran'a döndüğünde, 60.000 süvari ve piyade kuvveti topladı ve Şevval-Zilkade/ Mayıs ayında, daha önce İran Safevi/Afşar kontrolü altında olan Aras ve Kura nehirleri arasındaki topraklar da dahil olmak üzere, kaybedilmiş tüm bölgeleri Osmanlılar ve Ruslardan geri almak amacıyla Azerbaycan'a doğru yola çıktı. Bu bölge, en önemlileri başkenti Şuşa olan Karabağ, aynı adı taşıyan başkenti ile Gence, Kura'nın karşısındaki Şirvan ve başkenti Şamahı; Kura'nın kuzeybatı kıyılarında başkenti Tiflis ile birlikte Christian Georgia (Gürcistan) gibi bir dizi bağımsız hanlıktan oluşuyordu888990 ancak bu hanlıklar Kaçar hakimiyetini sembolik olarak tanımaktaydı.91929394 Hanlıklar kendi aralarında ve dış tehditlerle sürekli savaştılar. Kuzey hanlıkları arasında en güçlü olanı, komşu hanlıkların çoğunu kendi yönetimi altında birleştirmeyi başaran ve hatta Zend Hanedanı ile savaşan ve Tebriz'i almak için bir sefer düzenleyen Kubalı Fat'h Ali Khan'dı (öl. 1783). Bir diğer güçlü hanlık, komşu Nahçıvan Hanlığını ve Revan Hanlığı'nın bazı kısımlarını ele geçirmiş olan Karabağ Hanlığı'dır.

Ağa Muhammed Şah, son Zend kralının ölümüyle başlayan iç savaştan zaferle çıktı. Onun saltanatı, merkezi olarak yönetilen birleşik bir İran'ın yeniden ortaya çıkmasıyla dikkat çekmektedir. Nadir Şah'ın ölümünden ve Zendlerin yıkılışından sonra, İran'ın Kafkas topraklarının çoğu parçalandı ve çeşitli Kafkas hanlıkları ortaya çıktı. Ağa Muhammed Şah, Safevi kralları ve kendisinden önceki Nadir Şah gibi, bölgeyi İran'daki bölgelerden farklı olarak görmüyordu. Bu nedenle, İran'ı güvence altına aldıktan sonraki ilk amacı, Kafkasya bölgesini İran ile yeniden birleştirmekti. Gürcistan en entegre bölgelerden biri olarak görülüyordu. Ağa Muhammed Şah'ın, Gürcistan'ın İran İmparatorluğu'na yeniden boyun eğdirilmesi ve yeniden bütünleştirilmesi planı, Şiraz, İsfahan ve Tebriz'i yönetimi altına alan aynı sürecin bir parçasıydı. Cambridge İran Tarihi'nde belirttiği gibi, kalıcı ayrılığı akıl almazdı ve Pers veya Gilan'ın ayrılmasına yönelik bir girişime direneceği gibi direnmek zorundaydı. Bu nedenle Ağa Muhammed Şah'ın Kafkasya'da Nadir Şah'ın ölümü ve Zendlerin dağılışından sonra sonra yakın zamanda kaybedilen bölgeleri kontrol altına almak ve yeniden birleştirmek için gerekli olan her şeyi yapması doğaldı: bunun arasında İranlıları gözünde ihanet sayılacak olsa da, Gürcistan'a Nadir Şah tarafından genel vali (velî) olarak atanan Gürcistan velîsi II. İrakli'yi devirmek de bulunuyordu.

Ağa Muhammed Şah daha sonra II. İrakli'den birkaç yıl önce Rusya ile imzalanan antlaşmadan vazgeçmesini istedi. Bu antlaşma resmi olarak İran'a olan herhangi bir bağımlılığı reddediyordu ve Rusların kendilerine tam koruma ve yardım etmesini taahhüt ediyordu. II. İrakli, Ağa Muhammed Şah'a barışın temini ve krallığının güvenliğin sağlanması karşılığında Pers hakimiyetini kabul edeceğini belirtti. İran'ın komşusu ve rakibi olan Osmanlılar, dört yüzyılda ilk kez Kartli ve Kaheti üzerinde Gürcü haklarını tanıdı.95 İrakli, daha sonra Rus İmparatoriçesi II. Katerina'dan koruyuculuk talep etti ve en az 3.000 Rus askerinin desteğini istedi, ancak hiçbir yanıt alamadı ve Gürcistan İran tehdidini yalnız başına savuşturmak durumunda kaldı.96 Yine de II. İrakli Han'ın ültimatomunu reddetti. Ağa Muhammed Şah, Aras Nehri'ni geçtikten sonra Kafkasya bölgesini işgal etti ve Gürcistan yolu üzerindeki Erivan Hanlığı, Şirvan, Nahçıvan Hanlığı, Derbent Hanlığı, Talış Hanlığı, Şeki Hanlığı, günümüz Ermenistan, Azerbaycan, Dağıstan ve Iğdır topraklarından oluşan Karabağ Hanlığı topraklarını yeniden ele geçirdi. Büyük bir ordu ile Gürcistan'a ulaştıktan sonra Krtsanisi Muharebesi gerçekleşti, bu savaş Tiflis'in düşmesi ve Gürcistan'ın İran'a katı bir şekilde yeniden boyun eğmesi ile sonuçlandı.9798 Ağa Muhammed Şah Tiflis'teki başarılı seferini tamamladıktan ve Gürcistan üzerindeki kontrolü etkili bir şekilde sağladıktan sonra, 15.000-20.000 Gürcü esirle birlikte99 İran'a dönerken, tıpkı selefi Nadir Şah'ın altmış yıl önce yaptığı gibi, 1796'da Mugan Ovası'nda resmen Şah olarak taç giydi.

1797 yılında Gürcistan'a karşı ikinci bir sefer hazırlarken Ağa Muhammed Şah Şuşa'da öldürüldü (günümüzde Azerbaycan Cumhuriyeti'nin bir ili) ve Kral İrakli 1798 yılının başlarında öldü. İran'ın Gürcistan üzerindeki egemenliği uzun sürmedi. 1799'da Ruslar Tiflis'e doğru ilerledi.100 Ruslar, güneyindeki komşu imparatorluklarına, yani Osmanlı İmparatorluğu'na karşı 17. yüzyılın sonlarından/18. yüzyılın başlarından beri birbirini takip eden İran hanlıklarına karşı olduğu gibi bir işgal politikası takip etmekteydi. Rusya'nın Tiflis'e girişini izleyen sonraki iki yıl karışıklıklar yaşandı. Zayıf ve harap olmuş Gürcistan krallığı, başkentinin yarısı harabeye dönmüş bir şekilde, 1801 yılında Rusya tarafından kolayca işgal edildi.101 İran yüzyıllardır İran kavramının bir parçasını oluşturan Transkafkasya ve Dağıstan'ın düşmesine izin vermemesi ve şehirlerini terk etmemesi birkaç yıl sonra gerçekleşecek 1804-1813 Rus-İran Savaşı ve 1826-1828 İran-Rus Savaşı'nın nedenlerini oluşturacak, bu savaşların sonucu olarak günümüz Gürcistan, Dağıstan, Ermenistan ve Azerbaycan toprakları 1813 Gülistan ve 1828 Türkmençay antlaşmaları geri dönülemez zorunlu bir durgunluğa mahkum bırakılacaktı, çünkü bölgede yaşayan toplulukları oluşturan köklü bağlar dışarıdan üstün bir güçle koparılacaktı.102 Rus-İran Savaşı (1804-1813) Dağıstan ve Güney Kafkasya'da ticaret ve tarım dengelerini alt üst edecek önemli can ve mal kayıplarına yol açtı. Ancak bölge, çoğunlukla İran topraklarında gerçekleşen 1826-1828 Savaşı sırasında Rus işgalinden kurtuldu.103 Savaşlar sonucunda, İran ve bölge arasında uzun yıllar boyunca oluşan ve kökleşen bağlar 19. yüzyıl içinde Rusya'nın bölgeye olan saldırıları ve siyasi manevraları ile koptu.104 Profesör Tadeusz Swietochowski'ye göre: 105

Svante Cornell'e göre: İran Cambridge Tarihi'ne göre:

İran yönetiminden Rus yönetimine geçiş

Rus-İran(Kaçar) Savaşları; (1813) ve Türkmençay (1828) Antlaşması

Audrey L. Altstadt Kafkasya'ya doğru gerçekleştirilen Rus askerî harekâtlarının 1790 yılından beri mevcut olduğunu savunmaktadır, ancak ilk savaş olan Rus-İran Savaşı 1804 (1804-13) yılında gerçekleşmiştir. Rusya tarafından bölgeye görevlendirilen komutan, İranlı tarihçi Muriel Atkin'in "kan dökücü" anlamına geldiğini belirttiği, "kirli eserler bırakan" anlamına gelen ''ishpokdor'' lakaplı ünlü Pavel Tsitsianov'du. Tsitsianov'un ana yıkımları, şu anda Azerbaycan'daki tarihi Gence şehrinde, kentin adının Elizavetpol olarak değiştirilmesi de dahil olmak üzere gerçekleşti. Tsitsianov, Bakü'deki suikastına kadar 1803 ile 1806 yılları arasında görev yaptı.

Rus yenilgisinin ardından Kaçar Hanedanı, 1813'te Dağıstan, Gürcistan ve Azerbaycan topraklarının çoğunun Rusya'ya teslimini kabul eden Gülistan Antlaşması'nı imzalamak zorunda kaldı. Yerel hanlıklar ya kaldırıldı (Bakü ya da Gence'de olduğu gibi) ya da Rus himayesini kabul ettiler. 1813'te Rus-İran Savaşı'nın sona ermesi, Gülistan Antlaşması ile kesinleşti.106

1826-28'deki bir başka Rus-İran savaşı, İran ordusu için bir yenilgiyle sonuçlandı. Ruslar, Türkmençay Antlaşması'na göre, İran Kaçarlarının 1828'de kalan son Kafkas topraklarını terk etmesi ile sonuçlanacak, günümüz Azerbaycan Cumhuriyeti'nin son kısımlarını (Nahçıvan, Lenkeran Hanlığı) ve günümüz Ermenistan'ını (Erivan Hanlığı) içeren topraklarını terk etmeye zorlayacak bir anlaşma dikte ettiler. Türkmençay Antlaşması'nda, hanlıkların yönetimi ve egemenliğindeki bu değişikliklerin yanı sıra, özellikle Rus ürünlerinin geçişi sırasında için vergilerin düşürülmesi ve Rusya'ya Hazar Denizi'nde bir donanma tutma hakkı verecek yasal imtiyazlar tanınması hakkında maddeler vardı. Bu maddeler 1917 yılına kadar Rusya ve İran ilişkilerinin çerçevesini de oluşturmuştur.107

Anlaşma, yerel hanların hakimiyeti sona erdiğinden Azerbaycan ve İran arasındaki sınırları oluşturdu. Böylece, günümüz Azerbaycan Cumhuriyeti nihayetinde 19. yüzyılda Rusya tarafından alınan ve doğrudan bunun sonucu olarak İran'ın ayrılmaz topraklarından kurulacaktı. Yeni Rus kontrolündeki bölgelerde, daha sonra batıda modern Cumhuriyet - Elisavetpol (Gence) ilinin ve doğuda Şamahı ilinin büyük kısmını oluşturan iki il kuruldu. Aras nehrinin kuzeyindeki bölge, aralarında Azerbaycan'ın çağdaş cumhuriyetinin toprakları da dahil, 19. yüzyılda Rusya tarafından işgal edilene kadar İran topraklarıydı.108109110111112113 İmparatorluk Rusyası'nın modern Azerbaycan Cumhuriyeti'ni kapsayan Kafkasya'daki İran topraklarını ilhak etmesinin doğrudan bir sonucu olarak, Azerbaycan halkı günümüzde Azerbaycan ve İran arasında bölündü.114 Rusya'nın ilhakından sonra, Aras Nehri'nin kuzeyinden İran'ın yeni kurulan sınırlarına doğru birçok Azerbaycanlıyı içeren büyük bir Kafkas Müslüman göçü başladı.

1828 sonrası yönetim

Rus ilhakından 1840'lara kadar Azerbaycan, Çar'ın askeri kuvvetleri tarafından yönetildi. Rusya, bölgenin hanlıklarını, her biri bir ordu subayının başkanlık ettiği yeni eyaletlere dönüştürdü. Yöneticileri, bu bölgeleri yerel ve Rus yasalarının bir birleşimi ile idare ettiler. Ancak, yöneticilerin yerel geleneklere genel olarak aşina olmamaları nedeniyle Rus imparatorluk yasaları yoğun bir şekilde uygulanmaktaydı, bu da yerel halk arasında hoşnutsuzluğa yol açtı 115 Rus yönetimi Hristiyan olmayan Azerbaycanlılara karşı adil davranmıyordu ve dini otoriteler kontrol altında tutuluyordu ve bu Hristiyan olmayan vatandaşlar arasında rahatsızlık meydana getirdi. Azerbaycan Türkleri Rusların Hristiyan olmayanlara yönelik kısıtlamalarından etkilendi. Rus devleti, imparatorlukta İslam hukukunun uygulanmasını kontrol altında tutmak için yoğun çaba gösterdi. Tüm İslami faaliyetleri denetlemek için iki Din Kurulu oluşturuldu. Devlet Sünni yönetim kurulu için bir müftü, Şiiler için bir şeyhülislam atadı. 1857'de Gürcü ve Ermeni dini otoritelerine kendi topluluklarını denetleme konusunda yetki verildi, ancak Müslüman dini eserleri ve kitapları Odessa'daki bir denetleme kurulu tarafından onaylanmak zorunda kaldı. Ayrıca Azerbaycan Türkleri yoğun Rus proselitizasyonuna (din değiştirmeye zorlama) maruz kaldı.

1830'ların sonlarında yöneticiler tarafından askeri yönetimin bir sivil idareyle değiştirilmesine yönelik planlar yapıldı. Yeni hukuk sistemi, Ocak 1841 yılında yürürlüğe girdiğinde, Transkafkasya bir Gürcü-İmereti ili ile Şamahı merkezli bir Hazar oblastı olmak üzere ikiye bölündü*.* Daha sonra tarihsel sınırları veya etnik kompozisyonu göz ardı eden yeni idari sınırlar çizildi. Azerbaycan'daki askeri yönetimin sona ermesiyle, Rus imparatorluk hukuku tüm cezai ve hukuki konularda egemenlik kazandı. Geleneksel dini mahkemelerin ve kaidelerin yargı yetkisi aile hukukuna indirgendi. Rus devleti, imparatorlukta İslam hukukunun uygulanmasını kontrol altında tutmak için yoğun çaba gösterdi. 1859 yılında felakete yol açan bir depremini bir sonucu olarak, doğu eyaletinin başkenti Şamahı'dan Bakü'ye taşındı116 ve bu şehir zamanla daha büyük önem kazandı.

Bakü 1813'te imzalanan Gülistan Antlaşması'ndan sonra, Bakü tamamen Rus İmparatorluğu'nun eline geçti. Rusya'nın ilhakından yıllar sonra Azerbaycan, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra Bakü şehrinde önemli ekonomik gelişmeler yaşadı.117 Eski hanlıkların ayrı para birimleri ruble ile değiştirildi ve aralarındaki tarifeler kaldırıldı. Bu reformlar bölgede daha fazla yatırım yapılmasını sağladı. Rusya bölgedeki anonim şirketlere yatırım yapmaya başladı ve ilk olarak 1840'larda buharlı gemiler Hazar Denizi'ne doğru yola çıktı. Bakü Limanı, 1830'larda ortalama 400.000 ruble ticaret hacminden 1840'larda ortalama 500.000 rubleye ulaşmıştı; ve Kırım Savaşı sonrasında bu hacim 700.000-900.000 ruble civarında bir seviyeye artış gösterdi.118

Petrol, yüzyıllar önce bölgede keşfedilmişti ve ihraç ediliyordu, ancak 1870'lerde gerçekleşen Azeri petrol akınları, I.Dünya Savaşı'nın başladığı yıllarda eşi görülmemiş bir refah ve büyümeye yol açtı, ancak aynı zamanda büyük ölçüde Avrupalı kapitalistler ile yerel Müslüman iş gücü arasında zenginlikte büyük farklılıklar meydana geldi.119 1870'lerden başlayarak Bakü, bir petrol patlaması sonucu hızlı endüstriyel büyüme çağını yaşadı. Azerbaycan'ın ilk petrol rafinerisi 1859'da Bakü yakınlarında kurulmuş ve bölgenin ilk gaz yağı tesisi 1863 yılında kurulmuştur. 1870'lerde inşa edilen Wells patlamayı ateşledi. Petrol taşıyan topraklar akabinde teklifçilerine açık artırma ile satıldı. Bu sistem yatırımcıların mülkünün güvence altına alınmasını sağladı ve işletmelerinin faaliyetlerine daha fazla yatırım yapılmasını teşvik etti. Petrol arazisi edinecek insanların çoğu seçkin Ruslar ve Ermenilerden oluşmaktaydı, ilk açık artırmada Ruslar ve Ermenilerin 51 parsel satın almasına karşın Azerbaycan Türkleri tarafından sadece 5 parsel satın alınmıştı. 1888'de Bakü'de bulunan 54 petrol çıkarma şirketinin sadece 2 önemli şirketi Azerbaycanlılara aitti. Azerbaycan Türkleri küçük çaplı çıkarma ve rafine işletmesi arasında daha fazla sayıda yer aldı. 162 petrol rafinerisinden 73'ü Azerbaycan'a aitti, ancak bu rafinerilerin 7'si dışında hepsi 15'ten az kişiyle çalışıyordu.120 Petrol patlaması ve yabancı yatırımı takip eden yıllarda Azerbaycan'da diğer endüstriler de büyüdü. Bankacılık sistemi 1880 yılında petrol endüstrisine tepki veren ilk sistemlerden biriydi ve Bakü'de açılan Devlet Bankası'nın bir şubesi, kuruluşunun ilk yılında piyasaya 438.000 ruble sürdü, 1899'da tüm Bakü bankacılık kurumları tüm faiz taşıyan menkul kıymetlerde 11.4 milyon ruble piyasaya sürmüştü. Gelişen petrol piyasasının bir sonucu olarak ulaştırma ve nakliye endüstrileri de büyüdü. Hazar'daki gemilerin sayısı 1887 ile 1899 arasında dört kat arttı. 1884 yılında tamamlanan Transkafkasya Demiryolu, Hazar sahilindeki Bakü'yü Gence (Elizavetpol) ve Tiflis üzerinden Karadeniz kıyısındaki Batum'a bağladı.121 Petrol taşımacılığına ek olarak, demir yolu kırsal tarım alanları ve sanayi bölgeleri arasında yeni ilişkiler geliştirmeye hizmet etti. Bölgenin bağlantısı, 1860'larda Gence (Elizavetpol) üzerinden Bakü'yü Tiflis'e bağlayan telgraf hatları ve 1880'lerde Bakü'de faaliyet gösteren bir telefon sistemi ile yeni iletişim altyapısının uygulanmasıyla daha da artırıldı.

Petrol akını, Ermeni petrol patronu Mirzoev ve sondaj uygulamaları tarafından desteklendi, daha sonra petrol barındıran toprakların çoğu açık artırma ile el değiştirdi; bunların çoğu Ruslar ve Ermeniler tarafından satın alındı, onları Avrupalılar, en önemlisi Robert Nobel ve Branobel izledi.122 1900'e gelindiğinde, Rus İmparatorluğu, İran ve diğer yerlerden gerçekleşen işçi göçleri nedeniyle Bakü'nün nüfusu 10.000'den yaklaşık 250.000 kişiye yükseldi. Bakü'nün büyümesi ve sömürücü bir ekonominin ilerlemesi, Avrupa ve Osmanlı fikirleri tarafından eğitilen ve etkilenen bir Azeri milliyetçi aydın kesiminin ortaya çıkmasına neden oldu. Hasanbey Zerdabi, Mirza Fatali Ahundov ve daha sonraları, Celil Memmedkuluzade, Mirza Alekber Sabir, Neriman Nerimanov ve diğerleri gibi etkili düşünürler milliyetçi söylemler gerçekleştirdiler ve yoksulluk, cehalet, aşırılık ve reformlar ve eğitim dahil olmak üzere mülksüzleştirilen sınıfların ve özellikle kadınların kurtuluşu için toplantılar düzenlediler. Hacı Zeynalabidin Tağıyev gibi hayırsever milyonerlerin mali desteği de Azeri orta sınıfının yükselişini destekledi.

Rus-Japon savaşındaki felaketin ardından, 1904'te Bakü'de petrol işçilerinin genel greviyle başlayan ekonomik ve siyasi bir kriz başladı. 1905'te sınıfsal ve etnik gerilimler, ilk Rus Devrimi sırasında Müslüman-Ermeni etnik ayaklanmasına neden oldu. Çarlık hükûmetleri, aslında, bölünme ve yönetme politikasında kontrolü sürdürmek için etnik ve dini çekişmelerden faydalandılar.

1906-1914 döneminde Rusya'da sınırlı bir parlamenter sistemin getirildiği ve Azerbaycanlı Müslüman milletvekillerinin Azeri çıkarlarını aktif olarak teşvik ettikleri durum iyileşti. 1911 yılında, Mehmed Emin Resulzade tarafından benimsenen merkez modernizasyonu ideolojisinin solundan esinlenen pan-Türkist ve pan-İslamcı Müsavat Partisi kuruldu.123124125126127128 Gizlice kurulan parti, Rusya'daki Çarlık rejiminin devrilmesinden sonra 1917'de hızla büyüdü. Müsavat ideolojisinin en temel bileşenleri laiklik, milliyetçilik ve federalizm ya da daha geniş bir siyasi yapı içinde özerklikti. Ancak, partinin sağ ve sol kanatları, özellikle toprak dağıtımı olmak üzere belirli konularda farklıydı. Partinin lideri sol eğilimli Mehmed Emin Resulzade idi.

Rusya I. Dünya Savaşı'na dahil olduktan sonra, sosyal ve ekonomik gerilimler tekrar yükseldi. 1917 Rus Devrimi, bugünkü Azerbaycan'ı oluşturan bölgenin yerel nüfusu için haklar ve öz-yönetim verilmesine yol açtı, ancak bu özerklik aynı zamanda Azeriler ve Ermeniler arasında etnik çatışmanın yenilenmesine yol açtı.

Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti

1917'de Rus İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra, önde gelen Ermeni ve Gürcü aydınlarının çabalarıyla Transkafkasya Cumhuriyeti kuruldu. Kısa bir süre sonra cumhuriyet dağıldı ve Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti 28 Mayıs 1918'de önde gelen Azeri Müsavat Partisi tarafından ilan edildi. Önde gelen Müsavat Partisi'nin siyasi nedenlerle kabul ettiği "Azerbaycan" adı,129130

</ref>

1918'de Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin kurulmasından önce, özellikle çağdaş kuzeybatı İran'ın bitişik bölgesini tanımlamak için kullanılıyordu.131132133

Bu İslam Dünyasında kurulan ilk demokratik cumhuriyetti. Ancak Bakü'de, Bolşevikler, Taşnaklar ve Menşevikler koalisyonu Nuri Paşa liderliğindeki bir Türk-İslam ordusuna(Kafkas-İslam Ordusuna) karşı savaştı. "Bakü Komünü" olarak bilinen bu koalisyon yerel halkın silahlandırılmış Taşnak-Ermeni kuvvetleri tarafından katliamlara uğramasına da yol açtı ve koalisyon bu olayları görmezden geldi. Ancak bu koalisyon yıkıldı ve yerini Temmuz 1918'de Merkezi Hazar Diktatörlüğü olarak bilinen İngiliz kontrolündeki bir hükûmet aldı. 15 Eylül 1918'de Ağustos – Eylül aylarındaki savaşlar sonucunda Nuri Paşa'nın önderliğindeki Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti ve Osmanlı İmparatorluğu'nun ortak kuvvetleri Bakü'ye girdi ve şehri genç Azerbaycan devletinin başkenti ilan etti. Bu olay her zaman Azerbaycan tarihinin en onurlu olaylarından biri olarak kabul edilir.134

Azerbaycan laik bir cumhuriyet olarak ilan edildi ve ilk parlamentosu 5 Aralık 1918'de açıldı. İngiliz idaresi başlangıçta Cumhuriyeti tanımıyordu, ancak onunla örtük bir şekilde işbirliği yaptı. 1919 yılının ortalarına gelindiğinde Azerbaycan'daki durum az çok istikrar kazandı ve İngiliz kuvvetleri Ağustos 1919'da bölgeden ayrıldı. Ancak 1920 yılının başlarında Rus İç Savaşı'nda galip gelen Bolşevik güçlerin ilerlemesi, Karabağ üzerinde Ermenistan'la da çatışmaya giren genç cumhuriyet için büyük bir tehdit oluşturmaya başladı.

Azerbaycan, Ocak 1920'de Versay'daki Paris Barış Konferansı'nda Müttefikler tarafından bağımsız bir ulus olarak fiilen tanındı. Cumhuriyet, Müsavat ve Sosyalist Blok, Bağımsızlar, Liberaller, Sosyal Demokrat Himmet Partisi (veya Endeavor) ve muhafazakâr İttihat (Birlik) Partisi de dahil olmak üzere diğer partilerin koalisyonu tarafından oluşturulan beş kabine tarafından yönetildi. İlk üç kabinedeki başbakan Fetali Han Hoyski idi; son ikisindeki ise Nesib Yusufbeyli idi. Parlamento başkanı Alimerdan Topçubaşov devlet başkanı olarak kabul edildi. Bu sıfatla 1919'daki Versay Paris Barış Konferansı'nda Azerbaycan'ı temsil etti.

Cumhuriyet hükûmetindeki Azerbaycanlı muhaliflerinin yardımıyla Kızıl Ordu 28 Nisan 1920'de Azerbaycan'ı işgal etti. Yeni kurulan Azerbaycan ordusunun büyük bir kısmı, Karabağ'da yeni çıkmış bir Ermeni isyanını bastırmakla meşguldü. Azerbaycanlılar 1918-20 yılları arasında kurdukları kısa ömürlü bağımsızlıklarını hızlı ve kolay bir şekilde teslim etmediler. Rus saldırılarına karşı etkili bir şekilde direnmek için 20.000 kadar insan öldü.135 Bununla birlikte, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Türk Cumhuriyeti'nin (TSFSR'e kadar devletin adı böyleydi) kurulmasının, Azerbaycan'da, özellikle Bakü'deki sanayi işçileri arasında, Bolşevik ideolojisine belirli bir destek verilmesi gerçeğiyle daha kolay hale getirildiğine dikkat edilmelidir.136 Aynı gün Neriman Nerimanov yönetiminde bir Sovyet hükûmeti kuruldu. Yıl bitmeden aynı sonuçla Ermenistan ve Mart 1921'de Gürcistan da karşılaştı.

Osmanlı Yıldırım Ordular Grubu'nun Suriye cephesinde İngiliz kuvvetleri karşısında bozguna uğraması üzerine 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalanarak Osmanlı kuvvetleri Azerbaycan'dan çekildi. 28 Nisan 1920 tarihinde Bolşevik Kızıl Ordu birlikleri Azerbaycan'a girdi. Böylece Azerbaycan'ın kısa süren bu ilk bağımsızlığı sona ermiş oldu. 16 Mart 1921'de Ankara hükûmeti ile Moskova'daki Bolşevikler arasında imzalanan Moskova Antlaşması ile de Türkiye, Azerbaycan üzerindeki haklarından feragat etti.

Sovyet Azerbaycanı

Ulusal hükûmetin Bolşevik güçlerine teslim edilmesinden sonra, Azerbaycan 28 Nisan 1920'de bir Sovyet Sosyalist Türk Cumhuriyeti ilan edildi. Kısa bir süre sonra, Eylül 1920'de Bakü'de Doğu Halkları Kongresi düzenlendi. Her ne kadar resmi olarak bağımsız bir devlet olsa da, Azerbaycan SSR Moskova hükûmetine bağımlıydı ve bu hükûmet tarafından kontrol ediliyordu. Ermenistan ve Gürcistan ile birlikte Mart 1922'de Transkafkasya SFSR'sine dahil edildi. Aralık 1922'de imzalanan bir anlaşma ile TSFSR, Sovyetler Birliği'nin dört orijinal cumhuriyetinden biri oldu. TSFSR 1936'da feshedildi ve üç bölgesi SSCB içinde ayrı cumhuriyetler haline geldi.

Diğer birleşmiş cumhuriyetleri gibi Azerbaycan da 1930'larda Stalin'in tasfiyesinden etkilendi. Bazen "Kızıl Terör" olarak anılan bu dönemde, Hüseyn Cavid, Mikail Müşfik, Ruhulla Ahundov, Ayna Sultanova ve diğerleri gibi dikkate değer Azerbaycanlı şahsiyetleri de dahil olmak üzere binlerce insan öldürüldü. Azerbaycan'daki tasfiyeyi yöneten, Stalin'in emirlerini sorgulamadan takip eden Azerbaycan Komünist Partisi'nin ilk sekreteri Mir Cafer Bağırov'du. Özel hedefi aydınlar sınıfı idi, fakat aynı zamanda muhalefete sempati duyan ya da bir zamanlar Pan-Türkizme doğru yönelen veya İran ya da Türkiye'deki devrimci hareketlerle temasları olan Komünist liderleri de tasfiye etti.

1940'larda Azerbaycan SSR, Nazi Almanyası ile sürdürdüğü savaş sırasında Sovyetler Birliği'nin gaz ve petrol ihtiyacının çoğunu tedarik etti ve bu nedenle stratejik olarak önemli bir bölge oldu. Haziran 1941'de Almanların Sovyetler Birliği'ni işgali Temmuz 1942'de Büyük Kafkasya'ya ulaştı, ancak Almanlar asla Azerbaycan topraklarına geçmedi. Birçok Azerbaycan Türkü Sovyet Ordusu saflarında savaştı (yaklaşık 600-800.000) ve Azeri Tümgeneral Hezi Aslanov'a iki kez Sovyetler Birliği'nin Kahramanı unvanı verildi. II. Dünya Savaşı'nda yaklaşık 400.000 Azeri öldü. Almanlar ayrıca, özellikle Mehmed Emin Resulzade gibi, göçmen siyasi şahsiyetlerinin işbirliğinden istifade etmek için çok çaba sarf etti, ancak bu çabalar sonuçsuz kaldı.

1950'lerden sonra Stalinizasyon ve refah politikaları Azerbaycan'ın çoğu için daha iyi eğitim ve refah koşullarını sağladı. Bu aynı zamanda hızlı kentleşme ve sanayileşme dönemine de denk gelir. Bu değişim döneminde, SSCB'nin tüm halklarını yeni bir yekpare Sovyet ulusu altında birleştirmek için yeni bir sblizheniye dalgası (uzlaşma) politikası oluşturuldu.

1960'larda, Sovyet sisteminde yapısal bir krizin işaretleri ortaya çıkmaya başladı. Azerbaycan için hayati öneme sahip olan petrol endüstrisi, kısmen petrol üretiminin Sovyetler Birliği'nin diğer bölgelerine kayması ve karada bilinen petrol kaynaklarının kısmen azalması ve deniz üretiminin maliyetleri karşılamaması nedeniyle Sovyet ekonomisindeki göreceli önemini yitirmeye başladı. Sonuç olarak Azerbaycan, Tacikistan hariç Sovyet cumhuriyetleri arasında en düşük verimlilik ve ekonomik üretim oranına geriledi. Özellikle Ermeniler ve Azerbaycanlılar arasındaki etnik gerginlikler artmaya başladı, ancak şiddet bastırıldı.

Büyüyen yapısal krize son vermek amacıyla, 1969'da Moskova hükûmeti Haydar Aliyev'i Azerbaycan Komünist Partisi'nin ilk sekreteri olarak atadı. Aliyev geçici olarak ekonomik koşulları iyileştirdi ve azalan petrol endüstrisine alternatif olarak pamuk gibi endüstrileri destekledi. Ayrıca cumhuriyet yönetiminde neredeyse tamamen etnik Azerilerden oluşan iktidar seçkinlerini destekledi ve böylece "uzlaşma" öncesi eğilimlere geri döndü. 1982 yılında Aliyev, bir Azeri tarafından Sovyetler Birliği'nde o zamana kadar elde edilen en yüksek mevki olan Moskova'daki Komünist Parti'nin Politbüro üyesi oldu. 1987, yılında Perestroyka başladığında Aliyev politikalarına karşı çıktığı için Sovyet lideri Mihail Gorbaçov tarafından emekli olmaya zorlandı.

1980'lerin sonları, Gorbaçov döneminde, başta Dağlık Karabağ meselesi olmak üzere Kafkasya'da artan huzursuzluk ile önem kazanır. Şubat 1988'de Ermenistan'ın Azerbaycan SSR'ye bağlı Dağlık Karabağ Özerk Oblastı ile birleşmesi taleplerine odaklanan etnik çatışmanın yenilenmesiyle Mart 1988'de siyasi bir uyanış gerçekleşmeye başladı ve Bakü ve Sumgayıt'da Ermeni nüfusa karşı katliamlar başladı. Rusya askeri yönetimi birçok kez duruma müdahale etmeye çalıştı ancak huzursuzluk büyümeye devam etti.

Etnik gerilim Komünist Parti'nin ulusal çıkarların savunucusu olarak eksikliklerini ortaya çıkardı ve Glasnost ruhuyla bağımsız yayınlar ve siyasi örgütler ortaya çıkmaya başladı. Bu örgütlerin en göze çarpanı, 1989'un sonbaharında Komünist Partiden iktidarı devralmaya hazır gibi görünen Azerbaycan Halk Cephesi Partisi (PFA) idi. PFA kısa sürede muhafazakâr-İslami bir kanat ile ılımlı bir kanat arasında bir bölünme yaşadı. Süreci Bakü'de Ermeni karşıtı bir şiddet patlaması ve Sovyet birliklerinin müdahalesi izledi.

Gerilim, Sovyet birliklerinin 20 Ocak 1990'da Bakü'de 132 milliyetçi göstericiyi öldürdüğü şiddetli çatışmalarla sonuçlandı. Azerbaycan 30 Ağustos 1991'de SSCB'den bağımsızlığını ilan etti ve Bağımsız Devletler Topluluğu'nun bir parçası oldu. 1991'in sonunda Dağlık Karabağ'da gerçekleşen gerginlik, 21. yüzyıla kadar devam eden gergin bir ateşkesle sonuçlanan tam ölçekli bir savaşa dönüştü. Ateşkes sağlansa da, her iki tarafın müzakere etmeyi reddetmesi, Ermeni birliklerinin Karabağ'daki konumlarını ve Azerbaycan'ı Ermenistan'a bağlayan koridorları işgal ettiği bir çıkmazla sonuçlandı.

Bağımsız Azerbaycan

Muttalibov başkanlığı (1991-1992)

1990-1991 döneminde SSCB'den bağımsızlık mücadelesinde Azerbaycan diğer Sovyet cumhuriyetlerinden daha fazla kurban verdi. Cumhurbaşkanı Ayaz Muttalibov'un 30 Ağustos 1991'de ilan ettiği bağımsızlık hareketini 1991 Sovyet darbe girişimi takip etti. Mutallibov, Zviad Gamsahurdia'nın yanı sıra Tahran'dan bir açıklama yaparak Sovyet darbe girişimini onaylayan tek Sovyet lideri olurken, daha sonra Azerbaycan Komünist Partisi'ni feshetti ve cumhurbaşkanının doğrudan ülke çapında seçimlerle seçilmesi için bir anayasa değişikliği önerdi.

Azerbaycan'da 8 Eylül 1991'de, Muttalibov'un tek aday olarak girdiği ülke çapında ilk cumhurbaşkanlığı seçimleri gerçekleştirildi. Seçimler uluslararası standartlara göre ne özgür ne de adil bir şekilde gerçekleştirilmiş olsa da, Muttalibov resmen Azerbaycan'ın seçilmiş başkanı oldu. Bağımsızlık ilanının Azerbaycan SSR Yüksek Sovyeti tarafından 18 Ekim 1991'de kabul edilmesini, Azerbaycan Komünist Partisi'nin dağılması izledi. Ancak Cumhurbaşkanı Ayaz Muttalibov da dahil olmak üzere eski üyeler siyasi görevlerine devam ettiler.

Aralık 1991'de ülke çapında bir referandumda Azerbaycan seçmenleri Yüksek Kurul tarafından kabul edilen Bağımsızlık Bildirgesi'ni onayladı; Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla Azerbaycan ilk olarak Türkiye, İsrail, Romanya ve Pakistan tarafından bağımsız devlet olarak tanındı. ABD 25 Aralık'ta ülkeyi tanıdı.

Bu arada Dağlık Karabağ konusundaki çatışma, uzlaşma müzakerelerine rağmen devam etti. 1992 yılının başlarında Karabağ'ın Ermeni liderliği bağımsız bir cumhuriyet kurduklarını ilan etti. Ermenistan ve Azerbaycan arasında gerçekleştirilen tam kapsamlı bir savaşta Ermeniler, Rus Ordusu'ndan gizli yardım alarak üstünlük elde ettiler. 25 Şubat 1992'de Azerbaycan sivillerinin Hocalı Katliamı'nda katledilmesi sonucunda hükûmetin eylemsizliği üzerinde toplumsal bir ayaklanma başladı ve büyük saldırılar gerçekleştirildi (Azerilerin yerli Ermeni sivilleri öldürdüğü Marağa Katliamı). Mutallibov, Azerbaycan Halk Cephesi Partisi'nin baskısı altında 6 Mart'ta Azerbaycan Millet Meclisi'ne istifasını vermek zorunda kaldı.

Muttalibov'un kontrolünde kalamayacağından korktuğu yeterli bir ordu inşa edememesi, hükûmetinin çöküşüne neden oldu. 6 Mayıs'ta Dağlık Karabağ'ın Azeri nüfuslu şehri Şuşa Ermeni kontrolü altına girdi. 14 Mayıs'ta Azerbaycan Yüksek Konseyi, Hocalı Katliamı hakkındaki davayı araştırdı, Muttalibov'u herhangi bir sorumluluktan kurtardı, istifayı reddetti ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı olarak göreve geri getirdi, ancak ertesi gün, 15 Mayıs'ta Azerbaycan Halk Cephesi liderliğindeki silahlı kuvvetler Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Meclisi ve Azerbaycan Devlet Radyo ve Televizyonu'nun ofislerini kontrol altına alarak Moskova'ya giden Muttalibov'u görevden aldı; Azerbaycan Yüksek Kurulu'nun görevleri, Azerbaycan Halk Cephesi ile eski komünistlerin eşit temsiliyle kurulan Azerbaycan Ulusal Meclisi tarafından feshedildi. İki gün sonra Ermeni kuvvetleri Laçın'ın kontrolünü ele geçirirken, İsa Kamber Azerbaycan Ulusal Meclisi'nin yeni başkanı olarak seçildi ve 17 Haziran 1992'deki ulusal seçimlere kadar Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın geçici görevlerini üstlendi.

Elçibey başkanlığı (1992-1993)

Eski Komünistler 1992 seçimlerinde geçerli bir aday gösteremediler ve Azerbaycan Halk Cephesi (PFA) lideri ve eski muhalif ve siyasi mahkum Ebulfez Elçibey oyların %60'ından fazlasını alarak başkan seçildi. Programında Azerbaycan'ın Bağımsız Devletler Topluluğu üyeliğine muhalefet, Türkiye ile daha yakın ilişkiler ve İran Azerbaycanlıları ile uzun süreli bağlantı arzusu vardı.

65 yaş sınırı ile cumhurbaşkanlığına aday olması engellenen Haydar Aliyev, Nahçıvan'da başarılı bir politika sürdürmekteydi. Nahçıvan'ın Ermeni ablukasıyla mücadele etmek zorundaydı. Buna karşılık, Azerbaycan'ın Ermenistan'a giden tüm demir yolu trafiğini durdurmasıyla birlikte Ermenistan sıkıntı yaşamaya başladı ve dış dünya ile olan kara bağlantılarının çoğunu kaybetti. Ermeni-Azerbaycan çatışmasının olumsuz ekonomik etkileri, Transkafkasya uluslarının birbirine bağımlılığını göstermektedir.

Seçilmesinden sonraki bir yıl içinde Cumhurbaşkanı Elçibey, Muttalibov'un istifasına yol açan aynı durumla karşı karşıya geldi. Dağlık Karabağ ve çevresinde yaşanan çatışmalar, Azerbaycan topraklarının beşte birini ele geçiren ve bir milyondan fazla insanın ülke içinde göç etmesine neden olan olaylar şartları Ermenistan lehine döndürdü. 1993 Haziran ayının başlarında Gence'de Albay Surat Huseynov önderliğinde Ebulfez Elçibey'e karşı askeri bir isyan patlak verdi. Azerbaycan Halk Cephesi Partisi'nin liderliği, savaştaki kayıplar, istikrarlı bir şekilde kötüleşen ekonomi ve Haydar Aliyev liderliğindeki grupların muhalefeti sonucunda kendisini siyasi destekten mahrum buldu. Bakü'de Aliyev iktidar dizginlerini ele geçirdi ve konumunu hızla pekiştirdi. Ağustos ayında yapılan güven referandumu sonucunda Elçibey görevinden ayrılmak zorunda kaldı.

Haydar Aliyev başkanlığı (1993-2003)

3 Ekim 1993'te cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı ve Aliyev ezici çoğunlukla kazandı. Mart 1994'e kadar Aliyev, diğer rakipleriyle birlikte tutuklanan Süret Hüseynov da dahil olmak üzere bazı muhalefet üyelerinin baskılarından kurtulabildi. 1995 yılında, eski askeri polis bir darbe planlamakla suçlandı ve tutuklandı. Darbe girişimcileri sağcı Türk milliyetçileriyle bağlantılıydı. Daha sonra 1996'da Resul Guliyev, eski parlamento sözcüsü sürgüne gönderildi. Böylece 1996 yılı sonunda Haydar Aliyev'in Azerbaycan'daki mutlak hükümdar konumu tartışmaya kapatıldı.

Sınırlı reformlar ve Ekim 1994'te batı pazarlarına petrol ihracatının artmasını sağlayacak olan "Yüzyılın Sözleşmesi"nin (Azeri-Çırak-Güneşli dev petrol sahası üzerinde) imzalanması sonucunda ekonomi gelişmeye başladı. Bununla birlikte, Aliyev'in neden olduğu devlet sistemindeki aşırı yolsuzluk ve kayırmacılık, Azerbaycan'ın, özellikle petrol dışı sektörde sürekli gelişmesini engelledi.

Ekim 1998'de Aliyev ikinci dönem başkanlığına tekrar seçildi. Zayıf muhalefet onu seçmen sahtekarlığıyla suçladı, ancak seçimlere karşı gelmesi beklenen uluslararası tepkiler gelmedi. İkinci görev süresi sınırlı reformlar, artan petrol üretimi ve Azerbaycan'da ana yabancı petrol şirketi olarak British Petroleum'un hakimiyeti ile önem kazanır. 1999'un başlarında, Azerbaycan'ı potansiyel olarak büyük bir gaz ihracatçısı yapan dev Şah Deniz doğal gaz sahası keşfedildi. Türkiye ile 2003 yılına kadar bir gaz ihracat anlaşması imzalandı. Uzun zamandır beklenen Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ve Bakü-Tiflis-Erzurum gaz boru hattı üzerinde çalışmalar 2003 yılında başladı. Petrol boru hattı 2005 yılında, gaz boru hattı 2006 yılında tamamlandı. Azerbaycan da önerilen Nabucco Doğalgaz Boru Hattı'na taraftır. Haydar Aliyev hastalandı ve Nisan 2003'te sahnede yere yığıldı ve kamusal hayata bir daha geri dönemedi. 2003 yazında Amerika Birleşik Devletleri'nde yoğun bakıma alındı ve burada 12 Aralık 2003'te öldü.

İlham Aliyev başkanlığı (2003)

Yine tartışmalı bir seçimle Haydar Aliyev'in oğlu İlham Aliyev aynı yıl cumhurbaşkanı seçildi. Seçim kitle şiddeti ile karakterize edildi ve yabancı gözlemciler tarafından eleştirildi. Halen, Aliyev yönetimine siyasi muhalefet güçle karşı çıkmaya devam etmektedir. Birçok kişi bu yeni hanedan yönetiminden memnun değildi ve daha demokratik bir hükûmet için bastırıyordu. İlham Aliyev, 2008 yılında oyların %87'si ile yeniden seçildi, muhalefet partileri ise seçimi boykot etti. 2009 yılındaki anayasa referandumunda başkanlık için süre kısıtlamaları kaldırıldı ve basın özgürlüğü kısıtlandı.

2010 parlamento seçimleri Aliyev'e tamamen sadık bir Parlamento kurulması ile sonuçlandı: Azerbaycan tarihinde ilk kez ana muhalefetteki Azerbaycan Halk Cephesi Partisi veya Müsavat partilerinden tek bir aday seçilmedi. Ekonomist Azerbaycan'ı 2010 Demokrasi İndeksi'nde 167 ülke arasında 135'inci sıraya yerleştirdi otoriter bir rejim olarak tanımladı.

Aliyev yönetimine karşı 2011 yılında tekrarlanan protestolar, demokratik reformlar ve hükûmetin devrilmesi için gerçekleştirildi. Aliyev, Bakü'deki isyan girişimlerini bastırmak için güç kullanmak ve taviz vermeyi reddetmek için bir güvenlik darbesi emri vererek cevap verdi. Mart 2011'de protestoların başlamasından sonra 400'den fazla Azerbaycanlı tutuklandı.137 Müsavat Partisi'nden İsa Kamber dahil olmak üzere muhalefet liderleri gösterileri sürdürme konusunda söz verdiler ancak polis gösteriler başlar başlamaz gösterileri durdurmak için güç kullandılar.138

24 Ekim 2011 tarihinde Azerbaycan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne daimi olmayan üye olarak seçildi.139140 Görev süresi 1 Ocak 2012'de başladı.

1 ve 5 Nisan 2016 tarihleri arasında Ermeni ve Azerbaycan silahlı kuvvetleri arasında yeniden çatışmalar yaşandı (bkz. 2016 Ermeni-Azerbaycan çatışmaları).

Kronoloji

Günümüz Azerbaycan topraklarının tamamında ya da bir kısmında hüküm sürmüş, krallık, beylik, hanedanlık ya da özerk cumhuriyetler kronolojik olarak listelenmiştir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Konuyla ilgili yayınlar

  • Altstadt, Audrey. Azerbaycan Türkleri: Rus Yönetiminde Güç ve Kimlik (Azerbaycan: Hoover Institution Press, 1992).
  • Aşurbeyli, S. " Şirvanşahlar Tarihi " Elm 1983, 408 (Azeri'de)
  • de Waal, Thomas. Siyah Bahçe. NYU (2003). ISBN   0-8147-1945-7
  • Goltz, Thomas. "Azerbaycan Günlüğü: Bir Petrol Zengin, Savaşın Yırttığı, Sovyet Sonrası Cumhuriyette Bir Haydut Muhabirin Maceraları". ME Sharpe (1998). ISBN   0-7656-0244-X
  • Gasimov, Zaur: Kafkasya, Çevrimiçi Avrupa Tarihi, Mainz: Avrupa Tarihi Enstitüsü, 2011, alındı: 18 Kasım 2011.
  • Kalankatu, Moisey (Movses). Kafkas Arnavutlarının Tarihi. C. Dowsett. Londra oryantal serisi, cilt 8, 1961 (Doğu ve Afrika Araştırmaları Okulu, Londra Üniversitesi)
  • Tabari, İbnü'l- Asir'de (Z. Bunyadov'dan trans), Bakü, Karaağaç, 1983?
  • Jamil Hasanlı. Soğuk Savaşın Şafağında: İran Azerbaycan'ında Sovyet-Amerikan Krizi, 1941–1946, (Rowman ve Littlefield; 409 sayfa; 75 $). Bölgedeki Sovyet destekli bağımsızlık hareketini tartışıyor ve 1945-46 krizinin, II. Dünya Savaşı'nın ittifakından sonra Sovyetler Birliği'ni ABD ve İngiltere ile çatışmaya sokan ilk olay olduğunu savunuyor
  • Momen, M.Sii İslam'a Giriş, 1985, Yale Üniversitesi Yayınları 400 p
  • Shaffer, B. Sınırlar ve Kardeşler: İran ve Azerbaycan Kimliğinin Zorluğu (Cambridge: MIT Press, 2002).
  • Swietochowski, Tadeusz. Rusya ve Azerbaycan: Geçişteki Borderland (New York: Columbia University Press, 1995).
  • Van der Leew, Ch. Azerbaycan: Kimlik Arayışı: Kısa Bir Tarih (New York: St. Martin's Press, 2000).
  • Azerbaycan Tarihi I-III Cilt, 1960 Bakü (Rusça)

Dış bağlantılar

Orijinal kaynak: azerbaycan tarihi. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. Seyahatname by Evliya Çelebi (1611-1682)

  2. Timothy C. Dowling Russia at War: From the Mongol Conquest to Afghanistan, Chechnya, and Beyond pp 728–729 ABC-CLIO, 2 dec. 2014

  3. Mysterious Universe | erişimtarihi = 19 Mart 2020 | dil = İngilizce | çalışma = mysteriousuniverse.org | arşivurl = https://web.archive.org/web/20181121135711/https://mysteriousuniverse.org/2018/11/4000-year-old-board-game-called-58-holes-discovered-in-azerbaijan/ | arşivtarihi = 21 Kasım 2018 | ölüurl =evet}}

  4. Historical Dictionary

  5. AzerbaijanUS Library of Congress Country Studies (retrieved 7 June 2006).

  6. "Armenia-Ancient Period"US Library of Congress Country Studies (retrieved 23 June 2006)

  7. Strabo, "Geography"Perseus Digital Library, Tufts University (retrieved 24 June 2006).

  8. p. 38

  9. James Stuart Olson. An Ethnohistorical Dictionary of the Russian and Soviet Empires.

  10. Encyclopædia Britannica : The list of provinces given in the inscription of Ka'be-ye Zardusht defines the extent of the empire under Shapur, in clockwise geographic enumeration: (1) Persis (Fars), (2) Parthia, (3) Susiana (Khuzestan), (4) Maishan (Mesene), (5) Asuristan (southern Mesopotamia), (6) Adiabene, (7) Arabistan (northern Mesopotamia), (8) Atropatene (Azerbaijan), (9) Armenia, (10) Iberia (Georgia), (11) Machelonia, (12) Albania (eastern Caucasus), (13) Balasagan up to the Caucasus Mountains and the Gate of Albania (also known as Gate of the Alans), (14) Patishkhwagar (all of the Elburz Mountains), (15) Media, (16) Hyrcania (Gorgan), (17) Margiana (Merv), (18) Aria, (19) Abarshahr, (20) Carmania (Kerman), (21) Sakastan (Sistan), (22) Turan, (23) Mokran (Makran), (24) Paratan (Paradene), (25) India (probably restricted to the Indus River delta area), (26) Kushanshahr, until as far as Peshawar and until Kashgar and (the borders of) Sogdiana and Tashkent, and (27), on the farther side of the sea, Mazun (Oman)

  11. "Albania"Encyclopaedia Iranica, vol. I, p. 807 (retrieved 15 June 2006).

  12. "Voices of the Ancients: Heyerdahl Intrigued by Rare Caucasus Albanian Text" by Dr. Zaza AlexidzeAzerbaijan International, Summer 2002 (retrieved 7 June 2006).

  13. Nevertheless, "despite being one of the chief vassals of Sasanian Shahanshah, the Albanian king had only a semblance of authority, and the Sassanid marzban (military governor) held most civil, religious, and military authority.

  14. "Islamic Conquest."

  15. pp. 385–386

  16. Hewsen, Robert H., Ethno-History and the Armenian Influence upon the Caucasian Albanians, in: Samuelian, Thomas J. (Hg.), Classical Armenian Culture. Influences and Creativity, Chico: 1982, 27-40.

  17. Vladimir Minorsky. A History of Sharvān and Darband in the 10th–11th Centuries.

  18. See: Strabo, Geography, 11.5 (English ed. H.C. Hamilton, Esq., W. Falconer, M.A.); also: Pliny the Elder, The Natural History, (eds. John Bostock, Henry Thomas Riley).

  19. Hewsen, Robert H. Armenia: a Historical Atlas. Chicago, Illinois: University of Chicago Press, 2001

  20. Vladimir Minorsky. A History of Sharvān and Darband in the 10th–11th Centuries.

  21. M. Chaumont, "Albania, Ancient country in Caucasus" Encyclopaedia Iranica

  22. Moses Khorenatsi. History of the Armenians, translated from Old Armenian by Robert W. Thomson. Harvard University Press, 1978

  23. Movses Kalankatuatsi. History of the Land of Aluank, translated from Old Armenian by Sh. V. Smbatian. Yerevan: Matenadaran (Institute of Ancient Manuscripts), 1984

  24. p. 71

  25. p. 20

  26. Barthold, W., C.E. Bosworth "Shirwan Shah, Sharwan Shah". Encyclopaedia of Islam Edited by: P. Bearman, Th. Bianquis, C.E. Bosworth, E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill, 2nd edition

  27. Immortal: A Military History of Iran and Its Armed Forces, By Steven R. Ward, pg.43

  28. Juan Eduardo Campo,Encyclopedia of Islam, p. 625

  29. "Azerbaijan" Encyclopædia Britannica Online

  30. Donald Rayfield. Edge of Empires: A History of Georgia Reaktion Books, 15 feb. 2013 p 255

  31. Lang, David Marshall (1962), A Modern History of Georgia, p. 38. Londra: Weidenfeld and Nicolson.

  32. Michael Axworthy. Iran: Empire of the Mind: A History from Zoroaster to the Present Day Penguin UK, 6 nov. 2008

  33. P.Sykes, A history of Persia, Vol. 2, p.293

  34. Alekseĭ I. Miller. Imperial Rule Central European University Press, 2004 p 204

  35. Lang, David Marshall (1962), A Modern History of Georgia, p. 38. Londra: Weidenfeld and Nicolson.

  36. Michael Axworthy. Iran: Empire of the Mind: A History from Zoroaster to the Present Day Penguin UK, 6 nov. 2008

  37. Tadeusz Swietochowski, Russia and Azerbaijan. A Borderland in Transition. New York: Columbia University Press, 1995

  38. Tadeusz Swietochowski, Russia and Azerbaijan. A Borderland in Transition. New York: Columbia University Press, 1995

  39. Swietochowski, Tadeusz. Eastern Europe, Russia and Central Asia 2003 Taylor and Francis, 2003. p 104

  40. Pan-Turkism: From Irrendentism to Cooperation by Jacob M. Landau P.55

  41. On the Religious Frontier: Tsarist Russia and Islam in the Caucasus by Firouzeh Mostashari p. 144

  42. Ethnic Nationalism and the Fall of Empires by Aviel Roshwald, page 100

  43. Disaster and Development: The politics of Humanitarian Aid by Neil Middleton and Phil O'Keefe P. 132

  44. The Armenian-Azerbaijan Conflict: Causes and Implications by Michael P. Croissant P. 14

  45. Hugh Pope, Sons of the conquerors: the rise of the Turkic world, New York: The Overlook Press, 2006, p. 116,

Kategoriler